Türkiye'de Yeni Sağ'ın Yükselişi
Mühendis siyasetçiler familyasının iyiden iyiye ipleri ellerine
aldıkları dönemdi. Barajlar kralı olarak da bilinecek olan Süleyman Demirel,
asker – sivil bürokrasinin beceriksiz yönetim denemelerinin ardından Türk halkı
için önemli bir çıkış noktası olmuştu. Gümüş Motor’un kurucularından, çok daha
kaliteli bir mühendis olarak Necmettin Erbakan da öyle. Öyle ki tank motoru yapmayı
bilen, yüksek mühendis Erbakan’ın kurduğu Milli Nizam Partisi’nin neredeyse
kurucular ekibinin hemen tümü mühendis kökenliydi; çoğu da makineciydi.
Turgut Özal da aslında bu jenerasyonu takip eden, teknikçiler
sınıfından bir siyasetçiydi. Onu diğer iki figürden ayıran şeyse, tonu hayli
belirgin bir Amerikancılığa meyletmesiydi. Onun bu tavrı, sonraları Özalizm
olarak bilinecek Türk usulü Yeni Sağ oluşumunun ya da yarı liberal bir
adlandırmanın da müsebbibi olacaktır.
12 Eylül’e doğru gidilen süreçte, dümenini serbest piyasa ekonomisine
doğru kırmış olan 6. Demirel Hükümeti, 24 Ocak kararları ile bu iradesini sarahaten
ortaya koymuş, gel gelelim fiiliyatta işler pek de umulduğu gibi gitmemişti.
Adı konmamış bir iç savaş ortamı ve sıkıyönetim çerçevesinde memleketin ümüğü
sıkılıyordu. 24 Ocak kararlarını alan ekibin lideri Özal, umduklarını
yapabileceğinden emin değildi. Böyle bir ülkede değil sistemli, kurallı bir
piyasa ekonomisi yürütmek, olağan seçimleri dahi yapabilmek imkan dışındaydı.
Neyse
ki “Our boys” imdadına yetişti!
Darbe hükümetinin ilk işi 24 Ocak kararlarını uygulamaya koymak oldu.
Zaten bu kararları uygulatmak için yönetime el koydukları, tamamen Amerika
güdümünde hareket ettiklerini söylemek fazlasıyla iddialı olur; fakat iktidarı
ele geçirdikten sonra taht oyunlarını nasıl oynayacaklarını da iyi
biliyorlardı. Türkiye, kategorik olarak Batı ittifakının yanında durmayı
kuruluş temellerine nakşetmiş bir ülke olarak, ordusunun da bu tavra uygun
olarak hareket ettiği bir darbeyle kendine getirildi. Bu yeniden formasyonun
Cumhuriyet projesinin aynen diriltilmesi olmadığı, laik Kemalizmin yerini
Türk-İslamcı bir Yeni Sağ oluşumunun aldığı görüldü. Öyle ki üst düzey komuta
kademesinin elinden Kur’an’ı Kerim düşmüyor, Nurcu liderler komutanlarla basına
poz veriyorlardı. Gümüş Motor’a ve kurucularına hakim olan, sistem tarafından
sürekli itilip kakılan Nakşibendiler bu sefer askerler eliyle iktidara ortak
ediliyorlardı. (Tarikatın lideri Zahid Kotku tam da darbe zamanı vefat etmiş,
Komuta kademesinin yönettiği Bakanlar Kurulu kararıyla defin izni olmayan
Süleymaniye Cami avlusuna defnedilmişti.)
Turgut Özal’ın içine doğduğu aile de Nakşibendiydi. 1 Cumhurbaşkanı, 1
Başbakan, 3 Bakan ve 1 de milletvekili çıkarmış bu ailenin ideolojik referansları,
oluşturulmaya çalışılan Yeni Türkiye’nin (ki Süleyman Demirel’in çokça
kullandığı bir ifadeydi) adeta köşetaşları gibiydi. Serbest piyasa ekonomisiyle
sorunu olmayan, bu anlamıyla liberal fakat siyasal olarak muhafazakar, Sünni
tandansı yoğun bir “yeni” Sağcılıktı karşı karşıya olunan. Sanki Thatcherizm
ile Reaganismin Türk versiyonunu andırıyordu. Türkiye’nin neo-liberal çağı da
Özalizm mefkuresi ve üst komuta kademesi yönetimi eşgüdümünde başlatılıyor,
dünya piyasalarıyla eklemlenen Türk ekonomisi 10 yıllık bir istikrara
kavuşuyordu.
Yorumlar
Yorum Gönder