Ernst Bloch Üzerine
Geçmişin içinde özgürleşim olanağı sunan bir takım olgular olduğunu
bize Benjamin fısıldamıştı. Ona göre esas olan bunların bulunup çıkarılması ve
tarihin yeniden inşa edilmesiydi. Yıkılacak tarih / inşa edilecek tarih
anlayışı da bu varsayım üzerine geliştirilmişti. Bir başka Alman feylezof
Bloch’da da benzer bir düşünce buluruz. Ne var ki bir farkla; Bloch da tarihe
bir işlev yüklemektedir fakat adı farklıdır bunun: Geçmişin kendisi Ütopik bir yan taşır, demektedir Bloch.
Peki ne söylemektedir bunu demekle?
Bloch’a göre geçmiş olmuş bitmiş, değişmeyecek bir olgu değildir.
Sürekli olarak yeniden adlandırılmakta, olabilecek
olan şeklinde var olmaktadır. İşte bu açık uçlu tarih anlayışıdır ki Bloch
ona Umut bağlar. Her şeye Umut İlkesi’yle bakmakla, insanlığın
kurtuluşunun, özgürleşmenin gerçekleşeceğini düşünür. Zaten hali hazırda yanlış
giden şeylerde de insanlığın umut ilkesinin hatalı noktalara bağlanmasını
görür. Burjuva ideallerinin bu bağlam hatasından yararlandığını ileri sürer.
Halbuki Umut, insanı eyleme çağırandır. Harekete geçiren bir dinamizm
barındırır. Kastettiği şey ham hayallerin, uçsuz bucaksız fantezilerin evreni
değildir. Gündüz düşlerinin peşindedir yani. Elbette buralardan doğacak bir
özgürleşim söz konusudur ama bu bir kesinlik değil, olsa olsa bir olasılıktır.
Dolayısıyla Bloch’un çağrısı umudadır fakat bunun vaadi sınırlıdır. Bloch’taki
bu mesiyanik yan, hayli tumturaklıdır fakat Adorno kadar pesimist bir düzleme
oturmadığından en azından pozitif bir çabayı simgeler. Benjamin’e de göz kırpar
böylece.
Bloch da bir hikaye anlatıcısıdır. Kasidik hikayelerden beslenir,
masalları inceler. Kafka ve Benjamin’le sırt sırtadır aslında. Bakhtin’de
yapılan “romana övgü” Bloch’da masallara yönelir. Bu masallarda hiyerarşiyi
ters yüz eden anlatısallığa odaklanır. Bu noktalarda da Umut İlkesi’nin bağlanacağı Kurtuluşu
görür.
Bloch da Ortodoks Marksizmin tenkitlerinden kaçamamıştır. Algıladığı
biçimiyle ideoloji, Marksizmin öne sürdüğü üzere salt temel üretim ilişkileri
ile değil, gündelik hayatın pratikleriyle de yayılmaktadır. Dolayısıyla buralara
da bakılmalı, ideolojinin bu noktalardaki işlevi deşifre edilmelidir. Bu
yapıldığı ölçüde bireyin burjuva tahakkümle başa çıkması söz konusu olacak,
özgürlük kapıları açılacaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder