Apartmanın Simgelediği



             Sait Faik, “İnsanlar birbiriyle sevişemedikten sonra, ne diye böyle iç içe geçen şehirler kurmuşlar?” diye soruyordu bir öyküsünde. Gerçekten de şehirlerimizi üst üste yapmış olmamızın nedeni ne? İstanbul’un toprak kısıtını ve yüksek nüfusunu düşündüğümüzde bu sorunun yanıtını vermek nispeten kolay, peki ya Anadolu şehirlerimize ne oluyor? Şehirlerimizin her yanı neden yüksek katlı apartmanlarla dolu? Devasa büyüklükteki arazilerimiz, ki özellikle Orta Anadolu’dakiler düşünüldüğünde, bozkır şeklinde dururken, niçin yatay değil de dikey büyüyoruz? Koca koca apartmanlarda oturmak neyin göstergesi ki, köy yerinde bile apartmanlar var artık?

              Bu soruyu yanıtlamadan önce garibanların yaşamsal mekanlarına bir göz atmamız iyi olacak. Bundan iki yıl önce tamamlanan ve çoğunluğu İslami kesim ve Arap yatırımcılara satılan Ayazma’daki Ağaoğlu blokları, daha önce oradaki gecekondularda yaşayan binlerce fukarayı yerinden etmişti. Bu garibanlar oraya dışarıdan gelmişlerdi, hatta bir çoğu Doğu’daki kanlı savaştan kaçanlar ve zorla göç ettirilenlerdendi. Tercih şansları olsaydı muhtemelen gelmezleri, paraları olsaydı da gecekondu yapıp oturmazlardı. Ne yerlerini, ne içinde yaşadıkları barakayı kendileri tercih etmemişlerdi.

               Fakat dışarıdan bakan o zengin göz orada, pisliğin, sefaletin, trajedilerin arasında derme çatma ama müstakil evler görüyordu. Şehrin ortası denemese de, stratejik noktalarına oldukça yakın, milyonlarca dolar değerindeki arazilerin üstlerinde yaşayan bu garibanların evleri tek katlıydı ve zengine itici geliyordu. Gecekondu bir kere sefaleti, tehlikeyi, pisliği temsil edince, modernliğin göstergesi olarak da yüksek katlı binaların olduğu güvenlikli siteler, içlerindeki pırıl pırıl AVM’ler ve lüks arabaların park ettiği büyük kapalı garajlar temayüz ediyordu.  Medyanın yansıttığı şey de üretilmiş bu kodlara uygun olarak zengin/ fakir ayrımının müstakil yapı / apartman ayrımı üzerinden düşünülmesine vesile oluyordu ki, bu kapsamlı algının Ayazma’yı ya da bu nitelikteki daha birçok yeri (Sulukule, Gaziosmanpaşa, Tarlabaşı, Fikirtepe) görmeyenler için de yerleşmesine imkan sağlıyordu.

               Modern birey apartmanı, alt-tehlikeli sınıflar tek katlı yapıları tercih ediyordu. Bu dolayımdan geçen görüngü, şehrin debdebesinden uzak köy yerinde bile, hali vakti yerinde olan söz gelimi muhtarın evini yıkıp, betonarme apartman dikmesi şeklinde tezahür ediyordu. Sınıfların birbirinden ayrılma çabasında köy yerindeki zengin apartman dikerken, şehirdeki rezidans konforu sunan gökdelenlere terfi ediyor, alt olan – altta olan madunların topoğrafik coğrafyası değişmeksizin korunuyordu. Hızla artan nüfus ve orta sınıfta yoğunlaşan kitlelerin modern talepleri neticesinde şehirlerin her yanı yüksek katlı ve çirkin binalarla doluyor, Sait Faik’in birbiriyle sevişmemekle itham ettiği insanlar ancak kendi sınıfından olanla sevişecek şekilde kendini izole ediyor, tehlikeli gördüğüyle kendisi arasına kalın bir set (Şerif Mardin’in dediği bir şey; adeta bir Chinese Wall) çekiyordu. Mekanın bu ayrımı madunlarla zengin arasındaki iletişimi koparıyor, ancak trafik ışıklarında karşı karşıya gelinebilen kısa süreli bir karşılaşmadan ibaret bırakıyordu.

           Ne var ki, Türkiye’nin sınıf tarihi içinde düşünülen apartmanın bu rolü, fakirlere yönelik mekanlar olarak tasarlanan TOKİ konutları vesilesiyle şekil değiştirmeye başlamış görünüyor. Artık modern birey kendisini, gayrimodern gördüğünden yüksek duvarlı ve güvenlikli siteler aracılığıyla ayırırken, apartmanın yerini rezidans alıyor, bu ultra lüks yaşam alanlarında kendisi gibi olmayanın yaşamadığını bildiği ölçüde konfor içinde hissediyor. Alt sınıfın özdeşleştirildiği bütün negatif unsurlar televizüel görünümler üzerinden tekrar tekrar üretilirken, Türk Modernleşmesinin “imtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir kütle” olarak gördüğü o bütünlük bir daha asla bir araya gelemeyecek şekilde birbirinden kopuyor.
               

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Burjuvazinin Gizemli Çekiciliği Üzerine

Butimar’ın Boz Kanatları

Üniversitelerde Hazırlık Sınıfı Belirsizliği