Kayıtlar

Küçük Adamların Hikayeleri - All or Nothing

Resim
“Hayat dediğin küçük adamların hikayesidir, İngiltere Kraliçesi’nin hayatı bir b.ka yaramaz.” demiş Ara Güler. Yaygın algının tam tersine. Peki ama bu sözün önemi nereden gelir? Gerçekten doğru mu söylenmiştir? Anna Karenina’nın o meşhur açılış cümlesinden ilham alırsak, sanırım daha rahat kanaat geliştirebiliriz. Öyle ya, mutlu ailelerin hayatları sıradandır, anlatmaya değmez. Ama mutsuz ailelerinki öyle mi? Her birinin kendine özgü mutsuzlukları vardır, Tolstoy’un dediği gibi. Tam da Mike Leigh’in “All or Nothing”inde gördüğümüz küçük adamların hikayelerinde olduğu gibi. Kendi yağında kavrulanların, sadece var olabilmek için bile envai çeşit problem çözmek zorunda olanların mücadelelerinde gördüklerimiz gibi. Gerçekten de tüm bunların yanında Kraliçe’nin yaşadığı hayat ne kadar ilginç olabilir ki? Filmde Phil olarak görülen karakterin hayatı yerine Kraliçe Elizabeth’in saray sefasını merak etmek pek olası değil. Tabi eğer boş entrikalar ve üretilmiş huzursuzlukları dinlemek...

Burjuvazinin Gizemli Çekiciliği Üzerine

Resim
Bir film, salt ismiyle bile meramını anlatabilir mi? Görüyoruz ki, anlatabilir. Adının akıllıca bir tasarıyla belirlendiği ortada olan Burjuvazinin Gizemli Çekiciliği ( The Discreet Charm of the Bourgeoisie ), İspanyol yönetmen Luis Bunuel’in burjuvaziyi sınıflar arası temsillerle adeta yerden yere vuran 1972 tarihli filminin adı. Bu film, Bunuel’e has sinematografik çizgiler taşıdığı gibi, özellikle Salvador Dali ve Andre Breton’un yansıttığı biçimiyle geliştirilen sürrealist niteliğiyle de döneminin sol esintisine bir hayli uygun bir atmosfer barındırmakta. Filmde bir grup seçkin, (elit ya da sosyetik, her ne dersek diyelim, neticede burjuva oldukları düşünülen insanlar) yemek yemek için bir araya gelmeye çalışmaktadırlar. Fakat bu bir türlü gerçekleşmez. Bunun aşağıda bahsedeceğimiz sair nedenleri vardır. Zira Bunuel’in meselesi tüm bu gerçekleşemeyen seremoniler üzerinden burjuva ahlakını ve onun ürettiği kurumları topa tutmaktır. Bir anlamıyla meselesi üzüm yedirmek d...

A Brief Story on Mikhail Bakhtin

Resim
The battle of the good and the bad. Fierce distiction of the East and the West. The typical dualism which can be found anywhere from philosophy to literature. Although, this has an end and transform to a much complex plane by the hand of Mikhail Bakhtin, a Russian philosopher and theoretician who passover the simple dualism by putting his own Notion which is known as “dialogism”. This notion is also different from “dialectics” because it has more powerful definition to understand how contrary notions can be found at the same order. This has a typical sample in Russian literature: Raskolnikov of Dostoyevsky’s Crime and Punishment. From the novelist point of view, Raskolnikov is the character which depicts man of contradictions. So, it has also have an impact on Bakhtin’s theory of philosophy. Things and ideas which are just opposed to each other can simply find theirselves in one body and works somehow together. This new perception had been made Bakhtin very special on the eye of ...

Türkiye'de Yeni Sağ'ın Yükselişi

Mühendis siyasetçiler familyasının iyiden iyiye ipleri ellerine aldıkları dönemdi. Barajlar kralı olarak da bilinecek olan Süleyman Demirel, asker – sivil bürokrasinin beceriksiz yönetim denemelerinin ardından Türk halkı için önemli bir çıkış noktası olmuştu. Gümüş Motor’un kurucularından, çok daha kaliteli bir mühendis olarak Necmettin Erbakan da öyle. Öyle ki tank motoru yapmayı bilen, yüksek mühendis Erbakan’ın kurduğu Milli Nizam Partisi’nin neredeyse kurucular ekibinin hemen tümü mühendis kökenliydi; çoğu da makineciydi. Turgut Özal da aslında bu jenerasyonu takip eden, teknikçiler sınıfından bir siyasetçiydi. Onu diğer iki figürden ayıran şeyse, tonu hayli belirgin bir Amerikancılığa meyletmesiydi. Onun bu tavrı, sonraları Özalizm olarak bilinecek Türk usulü Yeni Sağ oluşumunun ya da yarı liberal bir adlandırmanın da müsebbibi olacaktır. 12 Eylül’e doğru gidilen süreçte, dümenini serbest piyasa ekonomisine doğru kırmış olan 6. Demirel Hükümeti, 24 Ocak kararları ile...

Ernst Bloch Üzerine

Resim
Geçmişin içinde özgürleşim olanağı sunan bir takım olgular olduğunu bize Benjamin fısıldamıştı. Ona göre esas olan bunların bulunup çıkarılması ve tarihin yeniden inşa edilmesiydi. Yıkılacak tarih / inşa edilecek tarih anlayışı da bu varsayım üzerine geliştirilmişti. Bir başka Alman feylezof Bloch’da da benzer bir düşünce buluruz. Ne var ki bir farkla; Bloch da tarihe bir işlev yüklemektedir fakat adı farklıdır bunun: Geçmişin kendisi Ütopik bir yan taşır, demektedir Bloch. Peki ne söylemektedir bunu demekle? Bloch’a göre geçmiş olmuş bitmiş, değişmeyecek bir olgu değildir. Sürekli olarak yeniden adlandırılmakta, olabilecek olan şeklinde var olmaktadır. İşte bu açık uçlu tarih anlayışıdır ki Bloch ona Umut bağlar. Her şeye Umut İlkesi ’yle bakmakla, insanlığın kurtuluşunun, özgürleşmenin gerçekleşeceğini düşünür. Zaten hali hazırda yanlış giden şeylerde de insanlığın umut ilkesinin hatalı noktalara bağlanmasını görür. Burjuva ideallerinin bu bağlam hatasından yararlandığ...