Kayıtlar

Ocak, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

28 Nisan 1936 ya da 23 Ocak 2012

"Neden tasalanmalı? Gene 29'daki gibi başıboş şiirler yazıyorum; çalışmadığım için, hayatın ortasında tek başıma ve mutsuz aylaklık ettiğim için sıkılıyorum; çevremde olup bitenleri görerek öfkeleniyorum. Eksik olan ne? Geçip giden 7 yıl mı? Pöh! Gençliğin hiç önemli bir yeri oldu mu benim uğraşımda? Hem bu yedi yıl yitip gitmeseydi de, benim için iyi sonuçlansaydı, diyeceğim, kalıcı şiirler yazsaydım, severek çalışsaydım, evlenip kendime göre bir düzen kursaydım, dünyanın cümbüşünü seyretmekten tat alsaydım; her şey bu dediğim gibi olsaydı, şimdi daha iyi bir durumda mı olacaktım? Değecek miydi? Şimdi şu masada daha mutlu bir insan olarak mı oturacaktım? Bir şeye bağlanmış olmanın, sorumluluklar yüklenmenin beni mutlu kılacağı karşılığını vermek, anlamsız bir şey söylemek değil mi, insan isterse, her zaman sorumluluk yüklenebileceğine göre? Öyleyse - öyleyse o kadın için mi böyle sızlanıp duruyorum? Beni aldatan, beni rezil eden o kadın için mi? Ama değişen başka bir şe

Fikri Hür, Vicdanı Hür, İrfanı Hür Galatasaray Taraftarları

Resim
Aşağıdaki alıntı, Galatasaray taraftarlarının geçenlerde internet üzerinden yaydığı bir metindir. Çok beğendiğim ve her kelimesine katıldığım için buraya iktibas yaptım. İyi okuyun: "Yıllardır peşinden çocuksu bir heyecanla koştuğumuz futbol topunun masumiyetini yitirerek kirlendiğini üzülerek kabul etmek zorundayız. Gönül verdikleri renkler ne olursa olsun, pek çok sporseverin de bu hayal kırıklığını paylaştığına eminiz. Futbolda organizasyon deyince 3-5-2 / 4-3-3 gibi saha içi dizilişleri hatırlayan sıradan insanların; futbol üzerinden haksız menfaat elde etmek için şike, teşvik primi, tehdit, baskı gibi sporun ruhuna tamamen aykırı araçları defalarca kullanmış organize suç şebekelerini ve çeteci zihniyeti hâlâ savunanları anlayış ve olgunlukla karşılaması da beklenmemelidir. Yemyeşil bir sahada, tertemiz bir topun yuvarlanması sonucu futbolun adaletinin 90 dakikaya sığdığına inananlar, savcılık makamının iddianamesini hazırladığı süreçte hiç olmazsa futbolu yönetme iddiasında o

Randevu'dan...

“sen her şeydin benim için, sevgilim, ruhumun hasretini çektiği, denizde yeşil bir adacıktın, sevgilim, bir pınardın, bir türbeydin, büyülü meyve ve çiçeklerle bezenmiş, ve tüm çiçekler benimdi. devam edemeyecek denli aydınlık düş; salt söylenmek için yükselmiş olan yıldızlı umut! bir ses haykırıyor gelecekten “ileri!” ama geçmişim (kasvetli uçurumum!) üzerinde süzülüyor ruhum, dilsiz, hareketsiz, şaşkın! çünkü ne yazık ki tükendi benim için yaşamın ışığı. “asla-asla-asla” (diyordu vakur deniz sahilin kumlarına) çiçeklenmez yıldırım düşmüş dal, havaya ağmaz kanadı kırık kartal. şimdi günlerim esrime içinde geçiyor ve geceleri gördüğüm düşleri kara gözlerinin ışıltısı göz alıcı akarsuların kıyıcığında semavi bir dans tutturan adımlarının parıltısı dolduruyor. yazıklar olsun! seni benden ve gümüş söğütlerin ağladığı, puslu iklimimizden alıp kabaran dalgalar üzerinde aşk’tan asil yaşa ve suça ve kutsallıktan uzak bir yastığa götürdükleri o lanetlenmiş zamana!" Edgar Allan Poe, Randev

Her şey yerli yerinde

"Her şey yerli yerinde; bir dolap uzaklarda Azapta bir ruh gibi gıcırdıyor durmadan, Bir şeyler hatırlıyor belki maceramızdan Kuru güz yapraklari ucuşuyor rüzgarda." Ahmet Hamdi Tanpınar Kalbim yanıyor. Üzerinde kat kat yıldızlı tel örgüleri, kan sızıyor battığı yerlerden. Damlıyor, akıyor, kokuyor yavaş yavaş. Ruhun azabını kızdırıyor sıcağıyla. Sesler çoğalıyor, binlerce evin binlerce gözünde aynı savaş patlıyor sözlerle. Keskin çığlıklar, bükülen kollar, kuruyayazan göz pınarları, iğrenç küfürler, taşmış bir hezeyan, tükürük, kan, ifrazat, hakaretler, iftiralar ve haddinden büyük yalanlar. Şehir örülüyor bu pisliklerle. İçki kana, kan kalbe, kalp ayağa düşüyor. Gece ayyuka çıkarıyor sonsuz bencilliğimizi, uykular yürüyor gözlere ve unutturmak istiyor kötülükleri. Yıldızlar var, her yanda. Bulutlar örtüyor üstlerini. Işıl ışıl güzelliklerini saklıyor onların, yavaş yavaş büyüyen bir kızıl giriyor boşluklardan. Gökyüzü, yeryüzü, binalar, insanlar, kalpler, yaşamlar, kav

Yeraltım

Yeraltından Notlar için..; Uzun yıllardır kalabalıklar içindeyim; nereden baksanız 20 yıldır! 20 yıllık kalabalığın ezdiği omuzlarım, içe doğru çöktüler. İnsan sesleri, beni büyüten akraba nasihatları, kadınlarla kavgalar, erkek erkeğe yapılan taşkınlıklar sırasında kabaran gürültü. Kulaklarımın ne kadar meşgul olduğunu size anlatamam. Onlar omuzlarımın tersine; içeriye değil dışarıya doğru büyüdüler. Çok konuşan bir toplumun eseri olarak, sağ ve sol yanımda sarktılar. Bir de saçlarım.. Dökülmesini de ağarmasını da kadınlara borçlu kıvırcık saçlarım... Döküldüler, hiç durmadan arzuladığım kadınların hayalinin bir yan etkisi olarak. Ağardılar yer yer, beni insan evladı gibi biri olarak değil de daha çok bir kısrak gibi gören validem yüzünden... Ben bugün, dağılmış bir adamım. Herkesi kodlayan ve hayallerinin en uygun noktasına yerleştiren kocaman bir kalabalık tarafından darmadağın edilmiş bir adamım. Taşımak zorunda olduğum kişiliği taşıyamadığım için dağıldım, dağıtıldım. Beni bulmak