"Hayat mahveder bizi ama yenemez"

"Yoksa ben sigaraya kendi yeteneksizliğimin ayıbını yükleyebilmek için mi öylesine tutkundum? Acaba sigara alışkanlığımdan vazgeçsem o umduğum güçlü, üstün adam olur muydum? Belki beni tiryakiliğime zincirleyen de o kuşku olmuştur, çünkü insanın kendisini gizli kalmış bir büyük adam sanması rahat bir yaşam biçimidir."

Italo Svevo, Zeno'nun Bilinci, Sayfa 22

Uzun zamandır bu kadar gerçekçi satırlar okumamıştım. Soğuk hücremde, dünyamın ibaret olduğu penceremden dışarı bakarken, ne kadar da büyük hissederdim benliğimi halbuki! Büyük binalar görürdü gözlerim, büyük binalar ve büyük insanlar. Sonra, gri mi gri bir gökyüzü. Onun altında da hiç durmadan çalışan otobüsler; umut, heyecan ve kocaman düşler taşıyan otobüsler.. Hissettiklerim çok da temelsiz sayılmazdı hatta; doğudan batıya ve güneyden kuzeye giden bütün yolların, penceremden baktığım yerde kesiştiğine tanıklık etmek ne demek bilir misiniz siz? Bunun nasıl bir tarihsel sorumluluğu vardır, varlığıma nasıl bir anlam katmaktadır, farkında mısınız?!

Değilsiniz, çünkü çizgiler ve kesişimler yalnızca teferruattır.

Bilincimin ve bilinçaltımın kusursuz bir şekilde bir araya gelmiş bulunduğu varlığımda, bir türlü ne yapıp edip ortaya çıkamayışımın arkasında, elindeki şansı eşit dağıtmamak üzere görevlendirilmiş bir kaderciliğin olduğunu size söylemem gerekmiyor, çünkü siz de tam olarak aynı şeyi düşünüyorsunuz. Birbirinden farklı fakat pratik sonucu tam olarak aynı olan kaybolmuşluğumuzun kesinlikle çok önemli bir sebebi var, olmalı! Hayat acımasız, hayat adil değil ve bizim önümüze sürekli aşmamız gereken engeller çıkarıyor. Asla işimize geldiği gibi davranmıyor ve kesinlikle birilerine karşı oldukça cömertken, bize karşı alabildiğine cimri. Bize atalarımızdan yadigar sözler kalıyor sürekli tekrar etmemiz için. Bazılarıysa bu dünyanın en güzel şarkısını söylüyor. Siz de duyuyorsunuz bu şarkıyı, lakin eşlik edemiyorsunuz.

Yaşam, herkesin kendisini çok önemli bir oyuncusu olarak gördüğü hiç bitmeyecek bir halüsinasyondur. Her gün yeniden üretir rolünü ve yeniden umut pompalar damarlara. Giderek absürtleşen bir illüzyonun en büyük parçası olarak ruh, yaşamın bu sarhoş eden rolüne öyle bir dayar ki sırtını, ancak Hemingway'in o muhteşem hikayesindeki satırlar anlatır onun halini: "Hayat mahveder bizi ama yenemez."

Evet yenemiyor belki ama hayat mahvediyor bizi. Bizi biz yapan tüm umutlarımızı, kabe'deki putları teker teker kıran sahabeler gibi parçalıyor, teker teker. Her gün, içinde yaşamayı umut ettiğimiz bir başka paralel evrenimiz bir kara delikte son buluyor. Yaşanmak istenen anlardan biri daha toza karışıyor ve dünyanın bir başka noktasındaki bir başka insanın şarkısı oluyor. Bundan sonrasındaysa bizler için tüm mesele; bu yeryüzünde zamanı doldurmak ve kimseye yük olmadan çekip gitmek oluyor.

Onurlu bir kaybediş bizimkisi; "biz" yenilmiyoruz ama "o" mahvediyor. Biz yenilmediğimize tutunuyoruz, hayatsa mahvedişinin keyfini çıkarıyor. Biz acı bir türkü çığırıyoruz yokluktan, kimileri şarkılar söylüyor dans ederek. İşte hayat diyoruz ona, hep acımasız ama hep öğretici, ve biliyoruz ki Oscar Wilde'ın söylediği tüm sırrını ifşa ediyor onun: "Hepimiz aynı hendeğin içindeyiz, bazılarımız yıldızlara bakıyor."

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Burjuvazinin Gizemli Çekiciliği Üzerine

Butimar’ın Boz Kanatları

1946'nın Sopalı Seçimleri vs. Örtülü Ödenekli 2015 Seçimleri - 1